Haberler

İşte Ak Saray'ın yeni adı

Haber Tarihi: 16 Oca 2015

İşte Ak Saray'ın yeni adı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda yaptığı konuşmadan sarayın ismine ilişkin açıklama yaptı. Erdoğan, 'Ak Saray' isminin değişeceğini belirtti. Erdoğan, “Kısa bir süre sonra burası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olacak. Saray kavramından rahatsız olanlar temenni ederim ki külliyeden rahatsız olmazlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Genç İşadamları Konfederasyonu Genel Başkanı Erkan Güral ve Konfederasyon üyelerini Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti. Kabulde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyüyen bir Türkiye, güçlenen bir Türkiye’yi hazmedemeyenlerin çoğaldığına dikkat çekti. Güçlü bir Türkiye’nin istenmediğini ve bunu herkesin bilmesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece şu içinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı Sarayı, şuanda saray ama kısa bir süre sonra burası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi olacak. Niye külliye olacak? Çünkü hemen yanımızda bir kongre merkezi şuanda inşa ediliyor. Kongre merkezinin hemen arka tarafında bölgede şöyle büyük bir cuma camisi yok, böyle bir cami inşa ediyoruz. Niye, aynı şekilde kongre merkezinin bana göre sağ tarafında çok amaçlı 2 bin kişinin katılacağı bir toplantıyı aynı anda yapabileceğimiz, yemekli toplantıyı kast ediyorum, bir salonda orada olacak ve hedefimiz bazı büyük çaplı yemekli toplantıları orada yapmak. Muhtarlarımızın buraya rahatlıkla gelip gideceği bir yeri burada hazırlayalım istiyoruz” diye konuştu.

“SARAY KAVRAMINDAN RAHATSIZ OLANLAR TEMENNİ EDERİM Kİ KÜLLİYEDEN RAHATSIZ OLMAZLAR”

Erdoğan, Türkiye’de muhtarın ulaşabilirse sadece belediye başkanlarına ulaşabildiğine dikkat çekerek, “O da ilçe belediye başkanı veya sadece ulaşabilirse kaymakama ulaşabilir. O da köye hizmet götürme birliklerinde üye olduğu için ona ulaşır. Böyle bir kopukluk var. Bu kopukluğu ortadan inşallah biz orayla gidereceğiz. 50 bine yakın muhtarımız var. İstiyorum ki 50 bine yakın muhtarımızla biz orada inşallah iki yıl içinde orasını bitireceğiz, orada bu işi başaralım. Hemen onun arkasında da çok çok önemli bir projeyi gerçekleştireceğiz. Şuanda Türkiye’de bizim en büyük kütüphanemiz yaklaşık 2 milyon cilt kitaba sahip olan bir kütüphanedir. Dünya çok farklı yerde. Orada asgari 4 milyon cilt kitap alabilecek şekilde hem dijital ortamda hem de yaprak kitapla inşallah diyoruz ki orada bir Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi kuralım ve orada ayrı bir hedefimiz olacak. O hedefte 24 saat öğrenciye halka açık bir kütüphane haline getireceğiz. İlk etapta saat 24’e kadar, sistem oturduktan sonra 24 saat öğrenciler gelip orada çalışabilecekler. Bunun hazırlıklarını yapıyoruz. Şu anda projeler hazırlanıyor, öyle zannediyorum ki proje dahil 2 yılda bunları bitireceğiz. Bütün peyzajı ve her şeyiyle bitip, ondan sonra dev bir açılışla burası Cumhurbaşkanlı Külliyesi olacak. Saray kavramından rahatsız olanlar temenni ederim ki külliyeden rahatsız olmazlar” şeklinde konuştu.

“MECLİS VE ANITKABİR PROJELERİ İNŞA EDİLDİKLERİ DÖNEMDE ÜLKEMİZİN BÜTÇESİNİ SARSMIŞTIR”
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın Türkiye’nin ekonomide geldiği yeri göstermeye tek başına yeterli olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Böyle anlattıkları gibi değil. Hani söylüyorlar ya, dün baktım bir tanesi sağolsun ana muhalefetten diyor ki ‘5-6 milyar dolara mal oldu’ diyor. Ya parayı harcayan, takip eden biziz. Nereden çıkarıyorlar böyle rakamları anlamak mümkün değil. Herhalde İngiltere’de Westminister Sarayı’nın şuanda restorasyonu yapılacak, o restorasyon ile ilgili rakamlar açıklandı, 5 milyar dolara restorasyon mal olacakmış, belki oraya bir takıntı yapmış olabilir. Bundan dolayı burayla ilgili böyle bir rakam açıklamış olabilir. Ama bunu bilmesi lazım, her şey bunların kayıttadır ve biz burayı proje hariç 18 ayda bitirdik. 18 ayda. Böyle bir hızlı süreç Türk mimar, Türk müteahhitlerle biz burayı bitirdik. Mevcut TBMM binamızın inşaatına 1939 yılında başlandı ve 1961 yılında tamamlanabildi. Ankara’nın en önemli yapılarından biri olan Anıtkabir için hazırlıklara 1941 yılında başlandı, yapı ancak o da eksik olarak 1953 yılında tamamlanabildi. Yani 12 yıl. Cumhurbaşkanlığı Sarayı ise projeyle birlikte 2 yılı bulmadı. Meclis ve Anıtkabir projeleri inşa edildikleri dönemde ülkemizin bütçesini sarsmıştır. Onu da bilmenizi isterim. Diğer yatırımları ciddi manada etkilemiştir. Oysa bugün Türkiye bunun gibi onlarca, yüzlerce aynı anda projeyi bitirip inşa edip, halkın hizmetine sunabilecek güce sahiptir. İşte biz şu iktidarımız döneminde nice bakanlık binaları yaptık. Anayasa Mahkemesi’nin binası aynı şekilde. Bakanlık binaları bunun yanında, diğer yatırımları konuşmuyorum. Bakın sadece derslik noktasında baktığımız 235 bin derslik bitirildi. 26 havalimanımız vardı, buna 26-27 tane daha havalimanı ilave ettik. Bunlar bu dönemde oldu. Aynı şekilde 17 bin kilometre bölünmüş yol inşa ettim. Köprüler, Marmaray bunlar bu dönem içinde yapıldı. Ama mesele finansı idare edebilmek, finansı yönetebilmektir. Eğer sizin finansı yönetme kabiliyetiniz yoksa bunların hiçbirini yapamazsınız. Bilgiyi yönetmek, insanı yönetmek, bunları aynı yaptığınızda başarılı olabilirsiniz.”

“BÜYÜK DÜŞÜNMEK CÜCELERİN İŞİ DEĞİLDİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Saray’ın maliyeti üzerinden polemik yapanların eğer art niyet taşımıyorlarsa Türkiye’nin ulaştığı seviyenin farkında olmadıklarını vurguladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile ilgili bir konuşmasını aktararak, “Sayın Putin buradan çıkarken bir şey söyledi, ‘Bu eser büyük devlet olmanın alametidir’ dedi. Bakın çok ilginç, vaka budur. Kremlin’e gittiğiniz zaman oraya gelen turistleri görürsünüz. Binlerce, on binlerce turistin oraya gelip gezdiğini görürsünüz. İstanbul’da da nereyi gelip, geziyorlar, Dolmabahçe Sarayı, Topkapı Sarayı’nı geziyorlar. Büyük düşünmek cücelerin işi değildir. Bunu da bilmeniz lazım. Tabi bu cücelere hakaret olmasın, onlar benim canım ciğerimdir. Asla ama maalesef bunların durumu budur. Bölgesel ve küresel tüm olumsuzluklara rağmen Türkiye’nin gücü, itibarı ve etkisi artmaya devam ediyor. Bunların hepsi iyi güzel ama yetmez. Daha çok çalışacağız, daha çok ihracat yapacağız. Ekonomik yıkıma uğramamızı, tökezlememizi, yere kapaklanmamızı bekleyenlere bunun için uğraşanlara inat başımız dik şekilde kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz.”