''Gördüğümüz daha oyunun ilk perdesi''
Galatasaray, yeni teknik direktörü Hamza Hamzaoğlu ile 2'de 2 yaptı. Sonuç bir yana, Prandelli zamanına göre önemli değişimler dikkat çekici.
Neydi bu değişimler, sıralayalım.
1- ÖZGÜVEN
Galatasaray'ın en büyük ihtiyacı buydu; özgüven... Hamit Altıntop, 'Olağan' mağlubiyetlerden birinden sonra altınız çizmiş, şöyle demişti:
"Özgüvenimizi yitirdik"
Akhisar karşısında gördüğüm oydu ki, Hamza Hamzaoğlu Galatasaray'a o eksikliği vurgulanan 'kendine güven' aşısını yapmış.
'Şimdilik' tutmuş görünüyor.
2- SİNERJİ/İŞTAH
Yardımlaşarak çabuk oyun, ileri seri paslar... Galatasaray'da bu sezon çok az kullanılan futbol tanımları vardı.
* Yardımlaşma
* Hızlı düşünme
* Çabuk oyun
*İleri seri paslar
Akhisar maçının genel tablosu içinde bu futbol tanımlarını hepsi Galatasaray'da vardı. Skor erken gelince, Galatasaraylı futbolcuların oyun iştahı da arttı.
Tribünlerdeki seyirci de yelkene rüzgarı üfleyince, özellikle ilk yarıda taraftarının hasretini çektiği Galatasaray vizyona girdi.
3- SİSTEM
Prandelli'nin 'Zorda kalınca' tercih ettiği Umut-Bulut ikilisi, Hamza Hamzaoğlu'nun kullanış biçimiyle Galatasaray'ın yeni kimliği oldu.
Burak Yılmaz belki alışık olmadığı yerde, Umut Bulut'un arkasında oynadı ama bu ona yol-köprü-elektrik olarak döndü. Hem fırsatçılığını kullandı, hem hiç ofsayta düşmedi. Bununla birlikte takım savunmasının önemli bir figürü oldu.
Umut Bulut'un kanat oynama özelliği Hamza Hamzaoğlu'na oyun içinde minik ama çok etkili değişiklikler yapma fırsatını verdi.
Bir baktık ki Umut sağda, Bruma solda, Burak ve Sneijder golü daha çok düşünecekleri pozisyonda.
Umut-Burak ikilisi, vasatın altına düşmediğinde Sneijder'in performansını da cilalıyor...
Sistemde bir başka çarpıcı değişiklik de, Selçuk İnan'ın biraz daha önde oynama şansını bulabilmesiydi. Selçuk 'oynadığında' Galatasaray'ı da oynatıyor.
Hemen akla şu soru gelecek. Özellikle Selçuk İnan, Prandelli varken neden böyle oynamadı?
Birincisi, Mancini ve Prandelli takım kurgusu gereği Selçuk'a çok da sevmediği, savunma yönü ön planda bir görev tanımı yaptılar.
İkincisi, Selçuk İnan'ın yüzünden okunan 'Mutsuzluğuna' ilaç bulunamadı. Selçuk İnan da bu çok belirgin mutsuz ve formsuz görüntüsüyle kenarda olması gerekirken, hep oyundaydı.
Üçüncüsü, her ne kadar bu oyun 'profesyonellik' gerektirirken, teknik direktör-futbolcu uyumu/sevgisi futbolun kilit noktalarından biri. Selçuk İnan, dilinden anlayan Hamza Hamzaoğlu'nun motivasyonuyla kendini yeniden buldu.
* * *
Bu maçın hikayesi uzun, aklıma getirdiği soruları fazla... O yüzden fazla uzatmayacağım...
1- ÇİFT FORVET Mİ?
Burak bu yeni görev tanımına uyum sağlayacaksa bence "Evet"... Ama bu oyun sisteminde 108 kilometrelik koşu mesafesi yetmez. Galatasaraylı futbolcuların geri dönüşlere dikkat etmesi gerekiyor.
2- YABANCILARIN KULLANIMI
Bruma'nın -henüz önemli eksikleri var- heyecan verici futbolu, formayı aslanın ağzına koydu.
Kare As belli. Muslera, Chedjou, Melo, Sneijder...
Beşinci yabancı kim olacak?
Bana kalırsa Hamza Hamzaoğlu'nun gelişiyle, Bruma 1 adım öne geçti...
3- FRİKİKLER
Sneijder gerçekten de dünya çapında bir usta... Selçuk İnan da nasıl frikik attığını hatırlatıyor. Başarı için aralarındaki rekabeti hep canlı tutmak bir yana, o rekabeti tadında bırakmalarını sağlamak da, iyi bir yönetici becerisi gerektiriyor.
* * *
Son olarak, Akhisar golündeki faul itirazlarına cevap arayalım...
Bence, faul yok.
Semih müdahalede geç kaldı ve Ntibazonkiza, engelleyici bir hareket yapmadan topu aldı.
Burak'ın ilk yarıda Ahmet Cebe'nin önünden aldığı topta ise Burak'ın tabanı tehlikeli, faul olmalıydı.
Sonuca etki eden bariz bir hatası olmasa da, genel anlamda Bülent Yıldırım formsuz görüntü çiziyor.
Sonuca gelirsek, gördüğümüz daha oyunun ilk perdesi.
Bu perdenin sonunda seyirci heyecanlı, oyuncuları ayakta alkışlıyor.
Bakalım ikinci perdede senaryo nasıl gelişecek?
