Haberler

Fenerbahçe Yapacak Yeni Şeyler Bulmalı!

Haber Tarihi: 2 Ara 2014

Fenerbahçe Yapacak Yeni Şeyler Bulmalı!

Fenerbahçe - Eskişehirspor maçı başladı,
Bir Sow yokladı, Bir Mori.
Ardından Kamil Ahmet'in şutu geldi..
"Tamam" dedim içimden "çok güzel bir maç bizi bekliyor"...
Yanılmadım.
Keşke, hakem Tolga Özkalfa'nın kararları ve Fenerbahçe Kaptanı Emre Belözoğlu'nun agresif tavırları maçın önüne geçmeseydi...
Fenerbahçe'nin kazandığı penaltıda Berkay Dabanlı'nın pozisyonunu gözünüzün önüne getirin.
Kolu vücuduna yapışık mı?
Kol, topa doğru bir hamle yapıyor mu?
Eğer kol vücuda yapışıksa ve topa doğru bir hareket yoksa, karar "devam" olmalı.
Penaltı değildi.
Futbol hatalar oyunu. Hakem çok tartışılacak bir karar verdi.
Konuşulmasından doğal ne olabilir ki?

Maça bakarsak...
İlk yarıda Fenerbahçe'nin yüzde 70'e yakın topla oynama yüzdesi vardı...
Eskişehirspor'un ise 1-0 üstünlüğü...
Eğer Fenerbahçe gibi bir takıma topu bırakıyorsanız, o zaman boş alan bırakmayacaksınız.
Eskişehirspor bunu yaptı. Çok koştu, yardımlaştı ve alan kapattı.
Bununla birlikte öne çıkan Fenerbahçe savunmasının arkasına gol topları bıraktı...
Hürriyet ve Ömer Şişmanoğlu'nun sakatlıkları, özellikle son yarım saatte Eskişehirspor'un direncini azaltırken, Fenerbahçe'nin golü bulması sürpriz olmayacaktı.
Bu maçın çok dönüm noktası var. Aklımda kalanlardan biri de şu;
Ömer Şişmanoğlu golde harika bir pas attı. Erkan aynı güzelliği Sissoko'ya yapsaydı, Eskişehirspor 64. dakikada 2-0 öne geçebilirdi...
Fenerbahçe, süre geçtikçe -her ne kadar dağınık görünse de- kadro kalitesini biraz daha ortaya koymaya başladı.
Çok geçmeden gol Webo'dan geldi ki bu da Fenerbahçe'nin kadro genişliğinin imzasıydı…
Meireles - Mehmet Topal
Emenike - Webo
Alper Potuk - Hasan Ali
değişiklikleri geldi…
Sonra Emre atıldı...
Emre'nin kendine çeki düzen vermesinin zamanı gelmiş de geçiyordu...
Eskişehirspor öne geçme golünü yakaladı ki, hiç de sürpriz olmadı.
Tam da kazanıyordu ki, Tolga Özkalfa bu şansı ellerinden aldı.
Sonuçta futbolcuların formsuzluğu sistemin işlemesindeki en büyük sorun ama, Fenerbahçe'nin de artık yapacak yeni şeyler bulması gerekiyor.
Eskişehirspor'a gelince. Gençlere yatırım yapıyorlar ve umarım bunun karşılığını alırlar.

* * *

AYNI TAS
Ligin 11. Haftası geride kalırken, Galatasaray -1 averajla lider.
"Eksi averajla lider olur mu?" derseniz, haklısınız. Ama oldu işte, Burak attı Galatasaray 3 puanı da liderlik koltuğunu da kaptı...
Benim futbol penceremden maçın başlıkları şöyle:
* Galatasaray az koşuyor. (104 kilometre)
* Bu zorlu rekabette, genç futbolculara forma teslim etmesi, Okan Buruk'u özel yapıyor.
* “Taffarel'in Galatasaray'ı” ile “Prandelli’nin Galatasaray’ı” arasında fark, Bruma'da yine ışık yoktu.
* Muhammed Demir, Koray Arslan, Elyasa'nın yokluğu Galatasaray'a fazlasıyla yaradı.

Taffarel, mesajı satır arasında verdi... Adeta itiraf gibi...
Dedi ki; "Bazı futbolcuların Prandelli’ye küskünlüğü, davranış eksikliği olabilir. Bu maçta herkes sahaya yüzde yüzünü verdi"…
Şimdi maça bakalım..
Maçın hemen başında, Sneijder'in daha maça ısınmadan topun canını çıkarırcasına vuruşundaki sinyali netti…
Arzu, istek ve hırs.
Bu hırs yerine, bir sonraki pozisyonunda tam da penaltı noktasının üzerinde daha sakin olabilse, Galatasaray'ı öne geçirecekti…
Prandelli sonrası Galatasaray da, Sneijder de bir patlama yapmak ister gibiydi.
Yine başlarda, Sneijder'in hırsını anlattığı pozisyonun birkaç dakika sonrasında Muslera savunma yerleşimdeki yanlışa ava avaz bağırıyordu.
Haklıydı.
Bir sağdan bir soldan, Binya'nın kafası attı ama Galatasaray da Muslera da ucuz atlattı.
Sonra bir de Chibuike slalom yaparcasına girip, sağ çaprazdan yine Muslera'ya takılınca, içimden dedim ki; "Çocuk parkında salıncağa bu kadar kolay binemezsin…"
Bu kadar rahat vurdurulur mu?
Chibuike yine bomboş vurup, top Semih'ten sekip gol olmaktan son anda kurtulunca, daha bir anlam kazandı.

Mustafa'nın altı pasın önünde vuruşunda top Muslera’da kalırken, çanlar halen Galatasaray için çalıyordu.
Hele Gökhan'ın sıçrayarak harika vuruşunda her futbolsever ahh çekti.
Maçın en güzel fotoğrafıydı.
Öyle ki o vuruş gol olsa, Galatasaraylılar bile içten içe "vay beee" çekip "helal" derdi…
Özetle Prandelli gitmiş ama Galatasaray aynı tas aynı hamamdı...

Galatasaray’ın bu oyundaki makus talihini Umut Bulut’un oyuna girişi değiştirebilirdi…
Umut Bulut, bu maçta öncekilere oranla daha fazla sorumluluk alan Hamit'in pasına altı pas içinde vurdu kafayı ama az farkla dışarı attı.

Bence, en azından kaleyi bulmalıydı.

Pozisyon fakiri ikinci yarıda maç golsüz bitecek diye beklerken, golü Burak Yılmaz attı ama başrolde yine Umut vardı. Umut o topa yükselmese, Karcemarskas rahat alır ve top Burak'ın kafasına gelmezdi.
Golde hakem Özgür Yankaya'nın ayak refleksi çok konuşuldu…
Bilmem artık,
Galatasaray için son dokunuşu mu yapıyordu, yoksa Gaziantepspor adına topu çıkarmaya mı çalışıyordu?
Bu tartışmayı ortaya bırakıyorum.
Buyurun oradan yakın...

* * *

"TEKNİK" HATA
Okan Buruk: “Golden önce faul yoktu” dedi..
Vardı.

Mehmet Özdilek: “İkinci golde kalecimize faul vardı” dedi..
Yoktu.

Teknik adamlar pozisyonlardan çok emin değilse sıcağı sıcağına kesin konuşmamalı...

Kasımpaşa – Rize maçında Babel köpüğü temizledikten sonra sarı kart görünce aklıma takıldı.
Barajı belirlemek tamam ama topun etrafına köpük sıkmanın çok da manası yok.
Böyle sarı kart olmamalı.
Yeri gelmişken yazmadan geçmek olmaz, Alper Ulusoy skoru etkileyen önemli hatalar yaptı...